İki Yabancı (Vol.2)


Ege’nin geçen haftaki yazısı, yaklaşık bir yıl önce Karaköy vapurunda üzerime kahve döktüğüm günü getirdi aklıma. Akrobatik hareketlerle üstümden akan kahveden kurtulmaya çalışırken etrafımdaki 5 kişiden -yanım 2, karşım 3- bir tanesi bile önündeki ekrandan başını kaldırmamıştı. Her ne kadar orada konu, ihtiyacı olan birine yardımcı olamayacak kadar “ekrana bakan canlılar” oluşumuzla ilgiliyse de, genel çerçevede yabancılarla iletişimde pek parlak olmadığımız aşikâr. Ege’nin dediği gibi bu iletişimi kurmayı başarmak, insanlığımızı sürdürebilmenin belki de ilk şartı. Meşgul ve sinirli bir nüfus olarak, süpermarket kasasındaki kadının espri yaptığı, yoldan geçen adamın “günaydın” dediği ülkelere gıpta ile bakıyoruz. Aslında günlük hayatımıza bu medeniyetle gelen küçük keyifleri katmak belki de o kadar zor değil.

Mesela geçenlerde metroda tanımadığım küçük bir kızın saçını ördüm, ben. Annesi elinde çantası, savrularak örgü yapmaya çalışırken, “isterseniz ben örebilirim.” dedim. Bırakın bana tuhaf bir biçimde bakmalarını, her ikisinin gözlerinde öyle bir mutluluk ve müteşekkirlik gördüm ki, uzun süre unutmayacağım.

Yine geçenlerde bir sergide 60’larındaki o kadına çok güzel bir yüzü olduğunu söylediğimde şaşkınlık ve sevinçle teşekkür etti. Arkadaşı, “O kadar alçakgönüllüdür ki, şaşırdı” diye kendince duruma açıklama getirirken, “Bence artık pek birbirimize iltifat etmediğimiz için şaşırdı.” dedim. Hak verdiler.

Elbette sokakta elinizde sihirli değnek acaba kime yardım edebilirim, kime güzel bir söz söyleyebilirim diye dolaşın demiyorum, ya da sırf iletişim uğruna tanımadığınız insanları “nolucak bu memleketin hali” sohbetleriyle esir edin de demiyorum. Yabancılarla kısa süreli iletişimlerde olanların daha mutlu insanlar oldukları tespitiyle, içinizden hoş jestler geçiyorsa tuhaf görünür endişesiyle onlardan vazgeçmeyin diyorum, yalnızca. Ve açık olun, diyorum bir de. Tıpkı Kio Stark’ın söylediği gibi;

“Tanımadığınız insanlarla konuştuğunuzda, günlük hayatınızın beklenen öyküsünde güzel aralar yaratmış olursunuz, ve tabii onlarınkinde de.”

Begüm

Comments are closed.