Uykum kıymetlidir. Bu durumu, saatin “ertele” düğmesini terkettiğimi söylediğim bir yazımda da belirtmiştim. Öyle ki, uykumu aldığım ve alamadığım zamanlarda kendimde gözlemlediğim farklılıklar ona verdiğim bu kıymeti asla azaltmamam gerektiğini söylüyor. Örneğin yedi saatten az uyuduğumda tahammülsüz, dikkatsiz ve keyifsiz bir insana dönüşmekle kalmıyor bazen bir cümleyi bile doğru düzgün kuramaz hale gelebiliyorum. Uykumu aldığımda ise keyfim, dikkatim yerinde oluyor.
Geçenlerde Flow dergisinde okuduğum bir makalede nörolog Jeff Iliff’in uykuyla ilgili yaptığı açıklamaları kendi çapımda ulaştığım bu çıkarımları bilimsel açıdan destekliyor. Iliff, uykuya daldığımızda beyinlerimizin hücreler arasında temizlik yaptığından ve beta amyloid gibi artışı Alzheimer hastalığına sebep olabilecek atıkları temizlediğinden bahsediyor. Beynin meşgulken bu temizliği yapamadığını, ancak uykuya daldığında başarabildiğini söylüyor ve belli bir süre mutfağı toparlamadığımızda işin içinden çıkmanın zorlaşması gibi beyinlerimizin de zamanında yapılmamış temizlikler sebebiyle sıkıntı çekebildiğinden bahsediyor.
Yatağa erken girmek için bence yeterince sağlam bir sebep. İyi bir uykunun sağlıklı bir cilt vaadetmesi de cabası!
Şayet bir bebek büyütmüyorsanız, kendinize düzenli bir uyku rutinini çok görmeyin derim. Daha çok çalışıp daha az uyuyarak başarılı ve huzurlu olmamız inanın pek olası değil.
Kaç saatin ideal olduğu konusuna gelince, yetişkinlerin sekiz saat uyuması gerektiği bilgisi halen birçokları tarafından destekleniyor. Bazı makalelerde yedi saatin sekizden bile verimli kabul edildiğine de rastladım ancak kendi üzerimde denemesini yaptığımda sekizi hiçbir şeye değişmeyeceğimi bir kez daha anladım!
Uykunuzu iyi aldığınız bir yıl dilerim.
Begüm