Gardıroplar için Kader Anı


Yeşil erikler manav tezgahlarına düşmüşken sizin içinizde de yenilik ve değişime dair istekler yeşermeye başladı mı? Biz kadınlar için bu isteklerin en kolay hayata geçmiş hali elbette alışveriş: Ne de olsa mağaza vitrinleri yeni sezonu müjdeleyen kesim ve renklerle, moda dergileri çeşit çeşit kombinlerle dolu. Kışla baharın arasında kalan şu kısa zamanda, siz de gördüklerinizin büyüsüne kapılıp kendinizi ‘o birkaç parça’ olmadan güzel havaların hakkını kesinlikle veremeyeceğinize inandırdıysanız bu yazı öncelikle sizin için.

Belki son dönemde birçoğumuzun yaptığı gibi siz de gardırobunuzu sadeleştirdiniz ve sevdiğiniz parçalar dışında kalan her şeyi temizlediniz. Belki de hala bu adımı atamadınız, giysilerinize kıyamadınız ve işte her sabah bu kıyamadıklarına bakıp bakıp giyecek hiçbir şey bulamayanlardansınız. Hangi kategoride olursanız olun, yeni bir sezon daima riskleriyle, yanıltıcı hevesleriyle geliyor. Bugüne dek hiç giymediğimiz bir giysi modeli veya renk bir anda radarımıza giriyor mesela. Veya üç yıkamadan sonra yamulacağını bile bile o anda çok iyi olduğunu düşündüğümüz bir parçayı almaya kalkışıyoruz. Geçici ruh halleriyle kalıcı kararlar verdiğimizi sanıyoruz her alışverişte.

Siz de bahar çılgınlığıyla yanlış kararlar vermeye meyilliyseniz işte birkaç öneri:

* Daha önce hiç giymediğiniz, sevmediğiniz veya kendinize yakıştırmadığınız bir rengi bir anda sahiplenmeden önce 2 kere düşünün. Bu rengi size tam da şu anda çekici kılan şey ne olabilir? Giysinin modeli, üretildiği kumaş, kombinin geneli, hatta belki de mankenin saç kesimi? Yeni bir renkle flört öncelikle aksesuar bazında yaşanmalı. Böylece kalıcı bir ilişkiye hazır olup olmadığınızı test etmeye fırsatınız olacaktır.

* Daha önce defalarca alışveriş yaptığınız ancak satın aldığınız ürünlerin kısa sürede deforme olduğunu gördüğünüz markalardan artık uzak durun. Sırf yakıştığını düşündüğünüz için bir giysiyi almadan önce paranızın karşılığını ne kadar süreyle vereceğine bakın. Giyside şimdiden esneme, sökülme, sarkma belirtileri varsa, almayın. Kendi kendinize sadece kaliteli ve birkaç sezon dayanacağını belli eden parçalara yatırım yapmaya söz verin.

* Moda dönüp dolaşıp eskileri yeniden karşımıza getirmeyi seviyor. Bundan 10-15 yıl önce moda olan bol paçalar şimdi yeniden vitrinlerde örneğin. Sırf moda olduğu için yeniden bol paça veya külot pantolona, işlemeli bluza, süet eteğe yatırım yapmadan önce kendinizi yoklayın: Moda olmasaydı da böyle bir seçim yapar, böyle bir parçaya ihtiyaç duyar mıydınız?

* Mümkünse arkadaş(lar)la alışverişe çıkmayın. Hepimizin bildiği gibi, alışveriş coşkusuyla dolup taşan bir kadından daha tehlikeli tek şey iki veya daha çok kadındır. Birbirimizi en dostane duygularla çok yanlış kararlara sürükler, kuşkuya yer bırakmayacak şekilde ikna eder, oracıkta 10 taksite böldürüveririz. Direnin.

* Hiçbir erkeğin, çılgınca aşık olduğu kadınla buluşmaya giderken bile, ayağını sıkan bir ayakkabıya razı gelmeyeceğini hatırlayın. Bunun bir bencillik değil, kendini sevmenin en somut örneği olabileceği fikrine ihtimal tanıyın. Moda biz kadınlara ne buyurursa buyursun, başkaları ne giyerse giysin, siz önce kendi konforunuzu, isteklerinizi ve önceliklerinizi düşünerek verin kararlarınızı.

Bu bahar ille de alışveriş yapacaksanız, size gösterilen kadına değil, sizin göstermek istediğiniz kadına yatırım yapın.

Ege

Comments are closed.