Bu yazıyı okurken ara sıra durun ve etrafınıza bakın. Sizi çevreleyen eşyaları fark edin. İş yerinizde ve çalışma masanızdaysanız, o masaya sıraladığınız kişisel eşyalarınıza göz gezdirin. Hiç açmadan çekmecelerinizde neler olduğunu tahmin etmeye çalışın. Size ait her parçayı hatırlıyor musunuz?
Belki dışardasınız ve bu yazıyı bir kafede okuyorsunuz. Yanınızda taşıdığınız çantada, ceplerinizde neler var? Bakmaya gerek duymadan tek tek sayabilir misiniz hepsini?
Evdeyseniz bu işlem çok daha uzun sürebilir! En azından şu an bulunduğunuz odadaki eşyaları şöyle bir fark edin. Dolapların ve çekmecelerin içinde neler olduğu hakkında fikir yürütmeyi deneyin. Kaç parçayı doğru tahmin edebiliyorsunuz?
*
Kabul edelim, çoğumuzun çok fazla eşyası var. Bir türlü istediğimiz gibi düzenli tutamadığımız evlerimizde, birlikte yaşadığımız insanlarla sık sık bu dağınıklığın kavgasını veriyor, eşyalarımızın düzeni, bakımı ve temizliği için onca vakit, emek ve para harcıyor, sayısı gitgide artan eşyalarımızı sığdırmak için hep daha geniş evlere ihtiyaç duyuyoruz.
Neyi nereye koyduğumuzu pek hatırlamasak da, bir yerlerde var olduklarını bilmek rahatlatıyor bizi. Çekmecelerimiz, dolaplarımız, raflarımız, yatak altlarımız, masa üstlerimiz, hatta arka balkonlarımız tıka basa dolu. Sıkı sıkı sarılıyoruz eşyalarımıza. Ne de olsa onlar bize ait, bizi anlatıyor. Sahip olduklarımız kimliğimizle göbek bağımız. Başarımızı, statümüzü, yaşam tarzımızı onlarla değerlendiriyoruz. Eşyayla dolu bir ev, mutluluğumuz için kendimize şart koştuğumuz her şeyi ele veriyor.
*
Şimdi kapayın gözlerinizi, ve evinizi bomboş hayal edin. İçinde tek bir eşya, tek bir mobilya, tek bir kitap olmasın. Sesiniz ve adımlarınız duvarlarda yankılansın. Yaşadığınız mekanın genişliğini hissedin. Duvarları, parkeleri, pencereleri fark edin. Işığın hangi saatte hangi açıyla içeri süzüldüğünü canlandırın gözünüzde. Ve bu evde sıfırdan bir hayat kurduğunuzu hayal edin. Boşluğu doldurmak sizin elinizde. 20 kişilik arkadaş buluşmalarını, sandalyelerin asla yetmeyeceği geniş aile yemeklerini, ilerde bir gün yapacağınızı düşündüğünüz ama eşyaya olan borcunuz yüzünden ertelediğiniz bütün hobileri bir kenara bırakın. Bugünkü siz olarak, bugünkü evinizin boşluğunda neye ihtiyacınız olurdu gerçekten?
Evinizden 1 metre bile uzaklaşmadan yepyeni bir hayatı deneyimlemek isterseniz, hemen şimdi bu sorudan başlayın. Çünkü asıl özgürlük ancak sahip olduklarımızın gölgesi olmadığımız zaman mümkün.
Ege