‘Bunu Alan Bunu da Aldı’


İnsan zihninin kara deliklerini tatlı tatlı manipüle eden internet algoritmaları sağolsun, hepimiz her gün defalarca aynı türden önermeyle karşılaşıyoruz: Bu kişiyi takip ediyorsanız şu kişileri de takip edebilirsiniz. Bu ürünü seçtiyseniz şunlar da ilginizi çekebilir. Bu görseli beğenenler şunlara da göz attı.

Sonsuz akış ve tatmin imkanıyla içine çekildiğimiz bütün sosyal mecralar ve alışveriş siteleri, beklenmedik seçeneklerle bizi şaşırtmak veya alışkanlıklarımızı şöyle bir sarsmak yerine, sevip bağlandığımız, yakınlık duyup benimsediğimiz seçimleri çoğaltmaya teşvik ediyor. Belki de algoritma kurgusunun doğası gereği olması gereken budur. Ne de olsa beklentiler karşılanmayacaksa bunca akışa nasıl bağımlı hale gelebiliriz ki?

Peki ama insanoğlunun bir kez (veya birkaç kez) yaptığı tercihleri (ve benzerlerini) mutlaka yeniden ve yeniden yapmak isteyeceğine dair bu önkabulün sebebi ne olabilir? Sürekli alışveriş ve tüketim bu algoritmanın sadece bir boyutu. Şu hayata gözlerimizi açtığımız günden bu yana her konuda hep aynı alışkanlıkları sürdürseydik zihnen ve bedenen ne kadar gelişebilirdik? Beklemediğimiz durumlarla baş etmek zorunda kalmasaydık ne kadar esneyebilir, ummadığımız insanlara çekilmeseydik hayatı ne kadar öğrenebilir, bize son derece uzak gelen fikirleri duymasaydık, ne kadar kapsamlı düşünebilir, sevginin ve anlayışın ne kadarını deneyimleyebilirdik?

Benzerlerimizin yanında rahat ettiğimiz, tanıdık konforları sevdiğimiz, alışkanlıklarımızın kucağında dinlendiğimiz doğrudur. Ancak bütün hayatımızı aynı aşinalığın peşinde geçirmeye kurduğumuzda tehlikeli bir bölgeye giriyoruz: Sadece benzerlerimize yer açtığımız dünyamızda bize ve bizimkilere benzemeyen her türden insan, fikir, seçim, duygu ve davranış artık ya anlayamadığımız kadar tuhaf, ya da son derece tehditkar.

Dünya gerçekten böyle bir yer mi, yoksa onu bu hale adım adım biz mi getiriyoruz acaba?

Ege

Comments are closed.