Haberler


Son dönemde haberler kötü. Haberleri takip etmeyenlerin bile kulağına ulaşacak kadar kötü hem de. Haberleri takip etmek, üzülmek ve her yeni kötü haberle biraz daha güçsüz hissetmek hiçbirimize iyi geliyor olamaz. Ama neden bırakmaya yanaşmıyoruz? Gözümüze, kulağımıza ulaşmasını engellemek çok zor, biliyorum. Ama ya ısrarla peşinde koşmak, haber gündemini yegane gündemimiz haline getirmek?

‘Haber’ muğlak bir kavram. Hele işin içinde para ve politika da varsa, haber diye önümüze konulan her şey bir tür danışıklı dövüşün, güç savaşının parçası, aslında hiçbirimizi zerre kadar umursamayan dev dişli çarkların uğultusu. Geleceğimizi, umutlarımızı, işimizi, sağlığımızı bizden daha yüce, daha güçlü olduğuna inandırıldığımız dev dişlilere emanet etmenin bedeli bu: Sürekli diken üstünde bırakılmak. Onlara ne kadar ihtiyacımız olduğunu her daim hatırlatmak istiyor bize çarklar. Haberler en çok bu yüzden var. Bir taraf tutmalıyız, bir seçim yapmalıyız, birilerinin diğerlerinden daha doğru olduğuna inanmalıyız. Hatta sırf bu yüzden birbirimize düşman olmalıyız mesela, aynı havayı soluduğumuz ve muhtemelen bire bir hiçbir sıkıntı yaşamadığımız kimi insanlara karşı nefretle dolmalıyız. Birilerinin bizden daha az, daha kötü, daha aptal olduğuna yemin edebilmeliyiz hatta. Çarklar korku ve şiddetle besleniyor çünkü, birbirimizden uzaklaştıkça onlara daha çok yaklaşıyoruz. Mecburuz büyüklerimize. Durum kötü, elimizden tutulmalı, kurtarılmalıyız. Doğruyu yanlıştan, haklıyı haksızdan ayırmak için dev dişlilere muhtacız. Ve elbette bizim desteklediğimiz parti/görüş/yol bu iş için biçilmiş kaftan. O kurtarabilir, o düzeltebilir, o bize bakabilir.

Ne oldu da bu kadar güçsüz ve çaresiz olduk? Nasıl oldu da hayatımızın iplerini başkalarına vermek bize bu kadar doğal gelmeye başladı? Bizi haberlerin doğruluğuna ve gerekliliğine kim inandırdı?

Gelin itiraf edelim kendimize, seçme şansımız var: Bizi daha güçsüz hissettiren hiçbir haberi takip etmek zorunda değiliz. Kötü haberlere dövünmek bizi daha vicdanlı yapmayacak. İnsanlığımızın boyutları hakkında daha yüce bir resim çizmeyecek. Ölenleri geri getirmeyecek, anaların yasını dindirmeyecek. Ne kadar üzülürsek üzülelim üzerinde çok az etki sahibi olduğumuz meselelerin ağırlığı altında ezilmeyi seçtiğimizde hayat daha adil, daha güvenli, daha iyi olmayacak.

Bir seçim yapmak gerekiyor. Ya haberleri seçeceğiz ve güçsüz olduğumuzu her gün yeniden dinleye dinleye güçsüzleşeceğiz, ya da kendi gündemimizi yaratma cesaretini seçeceğiz ve özgürleşeceğiz. Mutlu olma hakkımızı kullanacağız. Değiştirme gücümüzü sahipleneceğiz. Bugün hayata somurtmak yerine hiç tanımadığımız bir insana gülümseyeceğiz, güzel bir çift söz söyleyeceğiz belki. Biz birbirimizi umursayacağız. Ve dünya ancak bu şekilde daha farklı, daha güzel, daha güvenli bir yer olacak.

Çünkü unuttuğumuz bir gerçek var: Var olmak için dev dişliler bize muhtaç.

Biz onlara muhtaç değiliz.

Ege

Comments are closed.