Hep Aynı Elbise


Düğün sezonu birkaç ay içinde açılacak. Ne giysem telaşı çoğumuzu yeniden esir alacak. Hayatlarını birlikte geçirmeye karar veren iki insanın bunu bizlerle paylaşmayı ve kutlamayı seçtiği nice daveti, bize son derece rahatsız gelen giysilerin içinde, yeterince şık mıyım endişesiyle geçireceğiz. Üstelik her düğün için farklı bir elbise giymemiz gerektiğine koşullanmış vaziyette birçok isabetsiz son dakika kararı verecek, belki de bir daha asla giymeyeceğimiz giysilere para dökeceğiz.

Peki gerçekten bu stresi yaşamak zorunda mıyız? Hem kesimi ve rengi tam istediğimiz gibi, hem de kendimize yakıştırıp içinde rahat ettiğimiz bir elbisemiz olsa, ve her düğüne, davete onu giyip gitsek ne olur? Dünyanın dönmeyi bırakmayacağı kesin.

Hollywood yıldızlarının bile aynı elbiseyi birkaç etkinliğe birden giymeyi göze alabildiği bir devirde, bizim de kendi içimizdeki birkaç tabuyla vedalaşmamızın zamanıdır. Severek satın aldığımız, kaliteli ve muhtemelen pahalı bir giysiyi, en şık halimizi sergilemek istediğimiz her durumda yeterince mantıklı bir seçenek olarak görebilmeliyiz. Tiffany Haddish’in de belirttiği gibi, temizliğini ihmal etmediğimiz sürece istediğimiz elbiseyi, istediğimiz yerde, istediğimiz sayıda ve canımız her istediğinde giymekte özgürüz.

Aynı elbiseyi tekrar tekrar giydiğimizi fark eden bazı insanların bizim hakkımızda neler söyleyebileceğini şöyle bir düşünelim: Tembel, demode, parasız, özensiz, sıkıcı? Ama bazıları için de yaratıcı, pratik, değerbilir, şık ve kendine güvenli. Ne giyeceğim kriziyle kendinize dünyayı dar ettiğiniz bir sonraki seferde, hayattaki hiçbir seçiminizin herkesi birden memnun edemeyeceğini hatırlamaya ve canınızın istediği gibi giyinmeye ne dersiniz?

Ege

Comments are closed.