Lafını Unut


En haz etmediğin sözlerden biri nedir diye sorsalar, “Lafını unutma.” derdim. Her şeyden önce bir başkasının sözünü kesmenin -sebep ne olursa olsun- hoş olmadığını düşünüyorum. Bunu istediğimiz kılıfa sokalım, istediğimiz cümleyi kuralım, istediğimiz kadar kibar olmaya çalışalım, kabul edelim ki kaba bir hareket yapıyoruz.

Kült film Pulp Fiction’ın hafızalara kazınan repliğini hatırlarsınız, Uma Thurman, John Travolta’ya şöyle sorar: “Karşındakini dinler misin, yoksa konuşmak için sıranı mı beklersin?” Travolta ise şöyle cevap verir: “İtiraf etmeliyim ki, konuşmak için beklerim.” Bu her ne kadar söz kesmekten biraz daha kibar bir tutumsa da, aslında yine insanoğlunun dinleme konusundaki çapsızlığının harika bir özetidir.

Biz kendimize dönersek, dinleme konusunda ne kadar iyiyiz sahi? Günümüz dünyasında telefonlarımız adeta tasmalarımızcasına bizi çekiştiriyorken sen anlat, ben seni dinliyorum’lardan bahsetmiyorum bile. Daha ziyade söyleyeceklerini prova etmenin arkasındaki yanılgı sözünü ettiğim.

Hatırlarım da, bir konuyla ilgili komik hikayelerin anlatıldığı bir sohbette,  tanıdığım biri “Asıl” diye kendini ortaya atarak, bir başkasının lafını ağzına tıkmıştı. Çünkü ona göre kendi hikayesi tabii ki daha komikti. Yaşımız artık 5 olmadığına göre, bundan daha iyisini yapabiliriz sanki? Bizim söyleyeceğimiz cümlenin daha komik, daha doğru, daha bilge ya da daha ilginç olduğu sanrısından kurtaralım kendimizi.

Bu yazıdan sonraki ilk sohbetinizde, karşınızdakini öyle bir dinleyin ki, kendi lafınızı unutun.

Begüm

Comments are closed.