Son 2 günü ilginç bir podcast’i dinleyerek geçirdim: The Gateway. 6 bölümlük oldukça kısa ve akıcı bir sesli belgesel. ABD’li gazeteci Jennings Brown, kalbini kıran bir ayrılık sonrası oldukça depresif bir döneminde youtube’da karşısına çıkan birkaç video aracılığıyla, Teal Swan adında bir gurunun varlığından haberdar oluyor. Meraklanan gazeteci, kişisel gelişim ve ruhani aydınlanma videolarıyla yüzbinlerce takipçiye ulaşan Swan’ın sıra dışı yöntemlerini araştırmaya başlıyor. Zira Swan aynı zamanda birçokları tarafından ölümü/intiharı cazip hale getirmekle suçlanıyor.
Gazetecinin son derece pozitivist yaklaşımı, Swan’ın metafizik tarzıyla çarpışınca ortaya soğuk füzyon çıkmıyor elbette. The Gateway, tarafların tanıklıklarını, inançlarını ve yorumlarını açıkça ortaya koymakla birlikte, sorgusuz sualsiz akıldan yana tavrıyla özellikle hayata dair seçimlerimizin karmaşıklığını hatırlattı bana en çok. Bir de ölüm korkumuzu. Ah bir de 15-20 yıl önce kendini Pikachu zannedip pencereden atlayan çocuklar yüzünden bu çizgifilmin yasaklanması geldi tabii aklıma. Sınır çizgisi olmayan, sağlıklı bir gerçeklik ve benlik algısı aşılayamayan ebeveyn ve ortamların, hayalgücünü geliştirmek yerine sakatlamasının faturası Pikachu’ya kesilmişti hatırlarsanız.
Her birimizin belli açılardan sakatlanmış çocuklar olması belki kaçınılmazdır. Ama yetişkin olmak bütün bunların sorumluluğunu almayı kabul etmekmiş gibi geliyor bana biraz da. Yine de hayat her zaman öyle gelişmiyor tabi. Ya da akıl tüm sorunları çözmeye yetmiyor. Bazılarımız bir guru, bir lider, bir kahraman istiyor. Bazılarımız kendini guru, lider, kahraman seçiyor. Bazılarımız bilmek, kanıtlamak istiyor, bazılarımız inanmak ve kendini bırakmak. Bazılarımız için kendi ölüm anını hayal ettiği bir meditasyonun sonunda ölüme çağıran pencereler ardına kadar açılıyor, bazılarımız içinse bu türden bir meditasyon, hayatla daha derin ve güçlü bir bağ kurmanın ilk adımı oluyor. Yine de sadece akıl perspektifinden bakmayı seçtiğimizde, intihara, intiharı seçenden öte bir sorumlu, bir suçlu bulma isteğimiz hiç bitmiyor. Yaşam bizim için bu kadar değerliyse eğer, belki dönüp kendimize şunu da sormamız gerekiyor: Ölmeyi seçenin bulamadığı anlamı ben kendi hayatımda bulmak, hayatımı yaşanmaya değer kılmak için ne yapıyorum?
Ege