Çocuklu bir arkadaşım, 8-9 yaşlarındaki çocukların doğumgünü partilerinde numaralar yapmak üzere çağrılan bir sihirbazdan bahsetti. 30 yaşlarındaki genç sihirbaz çekçekli çantasıyla son derece profesyonel bir şekilde geliyormuş. Çantası, açılınca aynı zamanda dekor ve eşya dolabı işlevi görüyormuş. Her davette uygun şekilde giyinmiş olarak boy gösteren sihirbazın numaraları da hep çok etkileyici oluyormuş. Şapkadan en beklenmedik anda tavşanlar çıkıyormuş yani. Ve daha neler neler!
Arkadaşım, işine belli ki saygı duyan ve emek veren bir insanın, doğumgünlerinin çılgın temposuna, çocuk kalabalığına ve çocuklar birbiriyle oyalanırken haklı olarak biraz nefes almak isteyen büyüklerin kendi aralarındaki sohbetlerine kurban gittiğinden bahsetti. Sihirbazlık numaraları sırasında bazı çocukların her an, her şeyi yüksek sesle sorgulama sevdası, bazılarının bunu ben de yaparım’ları, bazılarınınsa asla ilgilenmemeleri dikkatini çekmiş arkadaşımın. Sihirbazın, durumu her seferinde büyük bir olgunluk ve sükûnetle idare ettiğini gören ama kendisi fena halde içerleyen arkadaşım, kendi kızının doğumgününe aynı sihirbazı çağırdığını söyleyince merak ettim tabii: ‘Sen ne yaptın?’
‘Sihirbaza sıra geldiğinde önce bütün çocukları sahne olarak ayrılan yerin çevresine oturttum. Şimdi herkes sessiz olacak çünkü çok ilginç bir şeyler izleyeceğiz dedim. Hepsine birer küçük kase de cips vedim. Son olarak gerçekten kimseden ses duymak istemediğimi yeniden hatırlattım. Başından sonuna kadar oturup merakla izlediler.’
Aramızda, bu çözümdeki cips kısmını beğenmeyenler kuru meyve versin, hadi. Evladımın kendini özgürce ifade etmesine sınır koyamam diyenlerimiz kısık kes, küçük harf kuralı koysun, o da tamam. Ama lütfen çocuklarımıza saygıyı öğretmenin, hem de yaş kemale ermeden öğretmenin yollarını bulalım. Sihirbaz, tesisatçı, sanatçı veya doktor fark etmez, hepimiz işimizi yaparken bu kadarcık saygıyı hak ediyoruz çünkü.
Ege