Ege’yle tanıştığımız gün saatlerce benzer fikirlere nasıl heyecan duyduğumuzu konuşmuştuk. Ortak paydamız bir şeylerden vazgeçişimiz, hayatımızı, kendimizi daha da özgürleştirme hedefimizdi. Bazı şeylere hiç sahip olmamayı seçmiş, bazılarına ise sonradan hayır demiştik. Kendimi düşündüğümde aklıma gelen ilk üç şey televizyonsuz, arabasız ve sosyal medyasız oluşum belki de. İlkini uzun süre önce bırakmış, diğerlerine ise hiç sahip olmamayı seçmiştim.
Bugün herkes bir şeylerden şikayetçi. (O çok büyük şikayetlerden hiç bahsetmiyorum) Zamanın darlığından, hayallerini gerçekleştirememekten, spor yapamamaktan, maddi ve manevi yüklerden. Peki hayatta her şeyin bir seçim olduğunu hatırlamakta fayda yok mu dersiniz?
Oturduğumuz ev, alışkanlıklarımız, akşamlarımızı geçirme şeklimiz, her biri birer seçim ve her seçimin bir sonucu var. Günlük yaşamınıza yürüyüşü sokmak da sandığınız kadar zor olmayabilir, hayallerinizi gerçekleştirmek için zaman yaratmak da. Mesele doğru şeylerden vazgeçmekte. Israrla hayatınızdakilere tutunup size getirdiği prangalara şikayet etmek de gayet tabii bir seçim. İhtiyacınızdan çok daha büyük evinizde, maddi yükler sebebiyle istemeden yaptığınız işlerin stresini yaşamak gibi.
Biz bir şeyleri eksilterek önceliklere yol açılabileceğine inandık.
Sadeleşmeyi bir “trend” yaftalamasıyla aslında pek de iyi anlamadığını ele verenler, işe bir de bu taraftan baksa dünya gerçekten daha güzel bir yer olmaz mıydı?
Begüm