Sokakta


Annelerden oluşan bir drama grubum var. Kadınlardan biri, hayat dolu, cıvıl cıvıl bir tanesi, insanlarla konuşmayı ne kadar sevdiğinden bahsetti bugün. Aklınıza, bir kafeye oturduğu anda yan masadakilerle kaynaşmayı beceren, kariyer sahibi şık şehir kadınlarından biri gelebilir. Ama o bundan çok daha fazlası. Sokakta yatıp kalkan bir adamın yanına yanaşıp onunla da sohbet edebilen biri. Hatta adamın aç olduğu besbelliyken bile, gururunu incitmemek için elindeki yiyeceği doğrudan, sadaka gibi vermek yerine şöyle bir cümle kuracak kadar ince düşünceli: ‘’Bu kurabiyeler çok lezzetli ama benim için çok fazla. Acaba sizinle paylaşabilir miyim?’’ Her insanın hayat hikayesine eşit mesafede duruyor, çünkü her insanın değerli olduğuna inanıyor. Küskünlerin, kırgınların, kızgınların dünyasına ayaklarının ucuna basa basa girebilen, oturup bir köşede açık yürekle dinleyen biri o. Ve günün sonunda, sahip olduğu ne varsa bırakıp sokağı seçen adamın, geçmişte iftiraya uğramış bir cerrah olduğunu öğrenebiliyor mesela. Hayat ona, her insanla birlikte yeni sürprizler armağan ediyor.

Aynı kadın, mahallesini düzenli olarak süpüren çöpçülerin de dostu elbette. Hepsinin isimlerini, hikayelerini biliyor. Sokağa çöp atmama konusunda bir türlü eğitemediğini düşündüğü oğluyla bir gün çöpçülerin yanına gidip ‘’Yahu yorulmadınız mı, verin şu süpürgeyi, bir de biz deneyelim!’’ diyen de yine kendisi. Bu hiç beklenmedik teklif karşısında ‘ya bir gören olursa’ diye utanıp sıkılan oğluna cesaret veriyor, ana-oğul bir deneme turu yapıyorlar. Şurada çalı süpürgesine takılmayan bir izmarit, burada yapış yapış erimiş dondurma, ötede rüzgarın önünde savrulan bir pet şişe… Günün dersi:‘’Off… Meğer sokakları süpürmek ne kadar zormuş.’’ O gün bugündür tek çöp atmıyormuş oğlan sokağa. ‘’Fena mı oldu!’’ diye bir kahkaha patlatıyor anne olan biteni bize anlatırken. ‘’Kimseyi küçümsememeyi, kimsenin işini hor görmemeyi öğrensin şimdiden.’’

Eğitim pahalı. Ya da iyi eğitimin pahalı olduğunu düşünmeye alışmışız. Alıştırılmışız. En az iki yabancı dil, bir müzik aleti, bir spor, gelecek vaat eden bilim projesi, takdirler, teşekkürler, yıldızlar, alkışlar… Hayat her gün yepyeni. Ama hayatta başarılı olmaya dair ön koşullarımız ne kadar klişe, nasıl da eski. Oysa bu anne bana bugün eğitimin bazen son derece basit, sade ve doğaçlama olabileceğini hatırlattı yeniden. Hem kendimizi hem de çocuklarımızı dünyayla tanıştırmak için sokağa çıkmak yeterli. Keşfetmeye ve öğrenmeye açıksak eğer, sokaklar insanlarla, insanlar deneyimlerle, deneyimler derslerle dolu. Ve gerçek hayatta geçerliliği olan tek not da kanaat notu.

Ege

Comments are closed.