Sosyal Medya Sebeplerimiz


Dans ettiği veya şarkı söylediği için, dostlarıyla buluşup hasret giderdiği için, defalarca denediği zor bir tarifi nihayet tam kıvamında tutturduğu ya da günlerdir aklını kurcalayan bir matematik problemini o gün çözebildiği için mutlu olan insanlar tanıyoruzdur. Peki hiç sosyal medya kullandığı için mutlu olan birilerini tanıyor muyuz?

Yazının amacı ‘sosyal medya bizi mutsuz ediyor, çıkalım’ demek değil. Çünkü her birimizin bu platformlarla son derece kendine has olan ilişkisinin sonuçlarını bilmem mümkün değil. Ama siz kendinizi mutlaka biliyorsunuzdur. Sizi en çok mutlu eden deneyimler hangileri? Nelere zaman ayırdığınız için şanslı hissediyorsunuz kendinizi? Kimlerden haber almak keyif veriyor?

Bu sorulara verdiğiniz cevaplarla sosyal medyada harcadığınız zaman arasındaki uçurumun derinliği sizi şaşırttıysa, yazımızın amacına gelebiliriz. Yeni bir beceri edinmek, yeni fikirler üretmek, kendini geliştirmek, etrafına daha bir faydalı olmak veya yıllardır gönlünün bir köşesinde küflenmeye terk ettiği hobileriyle yeniden aşk yaşamak isteyenler, en sevdiğimiz bahane hep aynı: Zamanım yok. Madem öyle, gelin sosyal medyayı hedeflerimize uygun kullanarak kendimize oradan yer açmayı deneyelim.

1. Adım: En sevdiğiniz ve hedeflerinize en uygun sosyal medya platformunu seçin, diğerlerini silin, dondurun, boşverin. Derdiniz gündemden 2 dakika geri kalmamaksa ve laf ebeliğine bağımlıysanız Twitter sizin için biçilmiş kaftan. Herkeslerden haberim olsuncuların adresi tabii ki Facebook. Ekmeksiz susuz kalırım görselsiz kalamam diyenleri de Instagram’a alalım.

2. Adım: Sosyal medyanın size iyi gelmesi için neye ihtiyacınız olduğunu belirleyin. Hangi platformu seçerseniz seçin, sonsuz akış imkanı mevcut. Bu akışı lehinize çevirmenin yollarını düşünün. Yapmaktan keyif aldığınız şeyler neydi? (bkz. 2. paragraf) Onları hatırlayın. Gerçekleştirmek istediğiniz şeylere yönelik moral, motivasyon, fikir ve ilham depolayacağınız hesapları takibe alın. Kendine güvenenler, sosyal medyasını sadece bu türden hesaplarla sınırlayabilir.

3. Adım: Sosyal medya tüketimi için her gün belirli bir zaman dilimi ayırın ve onun dışına çıkmayın. En zorunu en sona sakladım. Hepimiz akışa müptela yaşıyoruz. 5-10 yıl öncesine kadar gündemimizde dahi olmayan sosyal medyaya ne kadar bağımlı olduğumuzu en derinden hissetmek ve bu bağımlılıktan bir nebze de olsa kurtulmak için reçetemiz şu şekilde: Kant’ın her sabah evden aynı saatte çıkması, Pavlov’un köpeğinin aynı zil sesine hep salya akıtması misali, lise psikoloji bilgilerimizi kendi faydamıza kullanıyoruz. Günümüzün en boş-beleş geçmeye meyilli 1 (en fazla 2) zaman aralığını belirliyoruz. Bu sürenin mesela 30, 20, iddialıysak 10 dakikayı aşmaması gibi bir kural getiriyor ve kendimizi (gerekirse alarmlarla, tehditlerle) kontrol ediyoruz.

Ama hepsinden önemlisi, bu işe bir oyun gibi bakmayı seçiyoruz. Becerebilir ve faydasını görürsek ne ala. Baktık olmuyor, sahi nerelerde zorlanıyoruz?

Ege

 

Comments are closed.