Yaşadığımız her gün önemli seçimler yapıyoruz. İşe giderken maruz kaldığımız trafiğe ne tepki verdiğimizden sevdiğimiz birinin sağlık sorunu için ne yapabileceğimize kadar, seçtiğimiz tavır, aslında hayatımızın en önemli kararlarını oluşturuyor. Adeta görünmez biri bize soru soruyor, biz de cevap veriyoruz, olumlu veya olumsuz. İşte içinde bulunduğumuz ruh hallerini de aslında yalnızca bu seçimler belirliyor. Çünkü bu, bizim dünyayı, dünyanın ise bizi ele alış biçimi.
İşin ironik yanı, sonucu etkileyenin yalnızca kendimiz olduğunun nadiren farkındayız. Zira biz dış etkenlere yönelmeyi daha mantıklı buluyoruz. Başımıza gelenler, etrafımızdaki insanlar, vs. Oysa hangi duyguyu dışarı vuruyorsak -kızgınlık, bıkkınlık, heyecan, keyif- doğduğu yer yalnızca tavrımız. Kontrolü bizde olmayan onca şeyin yanında tavrımızı dilediğimiz gibi değiştirebilecek olmak-hem de her an- harikulade bir şey değil mi?
Şüphesiz hepimizin birbirinden farklı fiziksel, ruhsal ve duygusal sıkıntıları var. Ancak canımızı sıkan herhangi bir şey için hayıflanma eforu sarfedeceğimize işbirliği yapmak her zaman bizim elimizde. Asla unutmayalım, eninde sonunda aynı oranda enerji harcayacağız. Bize yarar sağlayan, işimizi kolaylaştıran tavrı takınmak da, bizi zora sokan, sıkıntımızı katlayan versiyonu seçmek de bizim elimizde.
Bu yazımı, Adahan’ın terasında tam iki saati ayakta geçirecek kadar beli tutulmuş olsa da asla zayıflamayan mizah gücüyle bana çok keyifli bir akşamüzeri yaşatan Steve’e ithaf ediyorum.
Begüm