Yeni Yıl Kararları mı? Boş Verin!


Yılın en depresif gününün 31 Ocak olduğunu iddia eden bir yazı okumuştum. İnsanların yeni yıla birçok yeni karar ve hedefle başlaması, ancak tüm bu yenilikleri pek de sürdüremediğini fark etmesi sebebiyle, yılın ilk ayının son günü genellikle birçok kişi için başarısızlığın ve yetersizliğin derinden hissedildiği bir gün oluyormuş. Sizin de başınıza geldi mi bilmiyorum. Ama şunu biliyorum: Yeni yıl zamanı insanlar gerçekten de ikiye ayrılıyor: Yeni yıla dair yeni kararlar alanlar ve almayanlar.

Bir hevesle spora yazılmak, sigarayı bırakmak, yeni bir kursa başlamak, gardırobu düzenlemek… Başlangıçta her şey güzel. Motivasyon tavanda. 3, 6, 9 ay sonraki halimizi düşünmek bile heyecan veriyor. Bu sefer başaracağız. Peki sonra ne oluyor o kararlara? Nerede yelkenleri suya indiriyoruz? Hepimizin kendine göre mazeretleri var. Hayat olup biterken güme giden planları pek de sorgulamıyoruz bir süre sonra.

Eğer siz de yeni yılda yeni başlangıçlar yapma fikrinden hoşlanıyor, ancak arkasını getiremiyorsanız, 3-5 maddelik listeler yaparak kendinizi baştan yaratma sevdasına direnin. Bu yıl farklı bir yol deneyin. Eksikliğini çektiğiniz bir duygu, yeterince önem vermediğiniz için hayıflandığınız bir yetenek veya hayatınızda daha çok yer kaplamasını istediğiniz tek bir tema belirlemeyi seçin. Bu temayı açın, geliştirin ve sizin için bu yılın başrolüne otursun. Yeter ki doğrudan sizinle ilgili ve sizin kontrolünüzde bir şey olsun. Dünya barışını veya çocuklarınızın okul başarısını tema olarak belirlemek, bırakın uzun vadeleri kısa vadede bile hayal kırıklığı ve mutsuzlukla sonuçlanabilir!

Hedefimiz ‘15 kilo vermek’ yerine mümkün olduğunca sağlıklı seçimler yapmak olduğunda, tartıdaki sonuçlarla ilgili rakamsal baskı da, askeri bir disiplinle egzersiz yapma gerekliliği de, sürekli salata yeme ve yine de doymayı umma yanılgısı da ortadan kalkmış olur. Spor ve sağlığın ütopik tanımları yerine, sürdürülebilir alışkanlıklar kazanmayı daha çok önemser hale geliriz.

Hedefimiz ‘sevgi ve aşk’ yerine, tanımı herkese göre değişen bu kavramların bizim için neyi temsil ettiğini fark etmek olduğunda, insanlardan ne beklediğimizi ve bu beklentilerimizin ne kadar gerçekçi olduğunu görmek kolaylaşır. Duygusal ihtiyaçlarımızın farkına varmak, belki de onları sürekli başkalarından beklemek yerine kendi kendimize vermeyi öğrenmek konusunda eğitebilir bizi.

Hedefimiz ‘daha çok para’ yerine, en yoksun hissettiğimiz anlarda bile sahip olduklarımızın farkına varmayı denemek olduğunda, aslında ne kadar zengin olduğumuz gerçeğiyle sık sık yüz yüze geliriz. Eksikler çoğu kez zihnimizdedir, bizi başkalarıyla kıyaslamaya yarar. Parayı niçin istediğimiz konusunda netleşirsek, yeni fırsatları değerlendirmek ve yeteneklerimizi paraya dönüştürmek için cesaret bulmak da kolaylaşır.

Bu fikir hoşunuza gittiyse ona bir şans verin. Çok daha stressiz bir yıl geçirin!

Mutlu bir 31 Ocak ve mutlu bir yıl dileğiyle…

Ege

Comments are closed.