Yaklaşık iki yıl önce bir yazı yazmışım. ‘Bir gün zaten yapacağım’larla kendimi kandırmış olmanın acısı yerine seçimlerimden memnun olmanın verdiği tarifsiz hafiflik varmış üzerimde. Ne mutluymuş bana!
Şimdi ise “Bir gün kapısını çalıp saatlerce -hatırladığı kadarıyla- hayattan konuşacağım.” dediğim kişiyle bir daha hiç konuşamayacağım gerçeğinin ağlatan ağırlığını taşıyorum. Alzheimer hastası komşumuz, sevgili Müzeyyen Hanım kalkıp buralardan gitmiş meğer. Ben daha ona gidemeden. Hayatın ne olduğu ve ne olmadığına dair kendimce cümleler sarfederken, işte ben de o tuzağa düşmüştüm. Apartmanın kapısında her karşılaştığımızda birbirimize gülümseyip iyi günler dilerken hep “bir gün” gidecektim ben ona. Evet o belki kapıyı bile duymayacak, duysa bile açmayacak, açsa bile beni tanımayacaktı. Ama ben o kapıyı çalmış olduğumu bilecektim.
Günah çıkarıldığına ve ana fikir aktarıldığına göre okur ve yazar yapmak için geç kalmak istemeyecekleri her ne ise onun peşine düşmek için dağılsın derim.
Ve huzur içinde uyusun, pamuk saçlı Müzeyyen Hanım.
Begüm