Aralık ayında küçük yılbaşı çamımın ışıklarını yakıp, Dean Martin’in, Frank Sinatra’nın müzikleriyle yılı uğurlamayı severim. Gelecek olanı keyifle karşılamayı. Bu defa, tam da bu zamanlarda, canımı çok acıtan bir şey yaşadım. Her zamanki gibi derinine inmeye çalıştım, kendimin, hislerimin, düşüncelerimin. Üzüntümü yaşamak için izin verirken kendime, acının hafifleyeceğine inandım. Nitekim öyle de oldu. Her karanlığın arkası aydınlıktı ne de olsa. Ve tüm bu yaşananlarla birlikte bu yılı düşündüm. Mutluluklarımı, hayalkırıklıklarımı, bana adeta hediye gibi gelen, yeni tanıdığım insanları, spontanenin büyüsünü, endişenin ağırlığını, yargılamanın yükünü düşündüm.
Neler aynı kalsın isterdim diye sordum, neler değişsin. Ufak ufak koydum zihnime. Kalacakları, gidecekleri, gelecekleri.
Her şey aydınlandı bir anda. Hafifledi. İyileşti.
İhtiyacımız olan gücü ve aydınlığı kendi sorularımızla kendi cevaplarımızda bulabileceğimiz, çok yi gelen bir yıl dilerim.
Begüm
*Bertolt Brecht’in Sorular şiirinden.