Kendimi Koruma Rehberi


Geçenlerde sevdiğim bir arkadaşım teknolojinin günlük hayatımıza getirdiği yükten yakınırken benim kendimi nasıl bunların dışında tutabildiğimi sordu.

İşte bu yorucu iletişim kalabalığından korunma rehberim:

*Telefon uyarılarımı kapalı tutmak

Telefonundaki sesli bildirimleri her zaman kapalı olan hatta dünyanın bütün telefonlarınınkini susturmak isteyen biri olsam da ekran bildirimlerim bir dönem açıktı. Birçoğu sevdiğim insanlardan gelmiş olmasına rağmen, akan WhatsApp mesajlarını gördükçe boğucu bir yükün altında kalmış gibi hissediyordum. Yaklaşık üç yıl önce ekran bildirimlerimi kapattığım o gün içime huzur doldu. Uygulamayı kullanmaya devam ediyorsam da oyunu kendi kurallarımla oynuyorum! Gün içinde yalnızca belirli zamanlarda açıyor, gerekli bilgi alışverişinde bulunuyor, mizah gücü yüksek arkadaşlarımın yaptığı esprilere kahkaha atıyor ve sonra usulca uzaklaşıyorum telefonumdan.

Konuya dair Melis Danişmend’in “7 gün WhatsApp kullanmama deneyi“ni okumanızı öneririm. 

*E-posta’lara belirli bir zaman ayırmak

E-postalarıma yalnızca bilgisayarımdan ve günün belirli saatlerinde -genellikle öğleden sonraları- bakıyorum. En verimli anlarım sabahın erken saatleri olduğundan bu zamanı e-posta cevaplamak gibi pasif eylemler yerine fikir üretmek, çözüm geliştirmek ve içerik yaratmak gibi aktif olanları için kullanmayı tercih ediyorum. E-postalara anında cevap vermezsek birinin öleceği ya da işlerin çökeceği yanılsamasına kapılmadığımızda, algısını tamamen yitirdiğimiz “acil” kavramını ve telefonun asıl işlevini etrafımızdakilerin de bir daha gözden geçirmesini sağlayabileceğimizi düşünüyorum.

E-postalarınızı durmadan kontrol etme isteğinizi dizginleyemediğinizde aklınıza Jocelyn K. Glei’nin benzetmesini getirin. “10 dakikada bir dışarı çıkıp posta kutusuna bakan bir komşunuz olsa deli olduğunu düşünmez miydiniz?”

*Televizyonsuz yaşamak

Onunla çok uzun yıllar önce ayrıldık. İstediğim şeylere istediğim kadar vakit ayırabilmekte bu ayrılığın büyük payı var.

*Haberleri öğleden sonra okumak

Ne ülkemizde ne de dünyada ne yazık ki iyi haberlerle karşılaşmıyoruz. Bu iyi olmayan haberleri sabahları okuduğumda o üzüntü ve endişelerin adeta altında ezilip, ilerlemek için ihtiyacım olan ilham ve zihin sağlığını kaybettiğimden beri bu işi öğleden sonra yapıyorum. En azından sabahlarımı bana ve etrafımdakilere iyi gelecek bir şeyler için harcarsam öğleden sonra dünyanın dertlerine ortak olmaya biraz daha hazır hissediyorum kendimi.

*Takip ettiğim içerikleri doğru seçmek

Yaşam tarzını eleştirdiği insanları takip ederek kendi yaşamını yok edenlerin çoğaldığı bir dönemde yaşıyoruz. Adeta uyuşturucu etkisi yapan bu durumdan biran önce uyanıp zihnimize aldığımız tüm materyalleri daha sağlıklı bir biçimde belirlememiz gerektiğine inanıyorum. Sosyal medya kullanmamayı seçtiğim için şüphesiz elemeye daha az ihtiyaç duyuyorum ancak yine de karşıma çıkan her şey için bu okunmaya değer mi diye kendime soruyorum.

*Kayda alma arzusundan uzak durmak

Rahmetli Umberto Eco kadar iddialı biçimde olmasa da anları kayda alma isteğine pek sıcak bakmıyorum. Çekilen sayısız fotoğraf ve videonun o anın tadını çıkarmayı engellemesi bir yana, ardından gelen fotojenik sorunlar ve paylaşma kaosuyla gereksiz bir kalabalık yarattığına inanıyorum.

Hayatta her şeyin bir seçim olduğunu hiç unutmamak dileğiyle,

Begüm

Comments are closed.