Sorusu Olan?


Nobel ödüllü fizikçi Isidor Isaac Rabi’ye, annesinin her gün şu soruyu yönelttiği söylenir: “Izzy, bugün iyi bir soru sordun mu?”

Burada dikkat çekilen nokta daha ziyade bilgi haznemize dahil ettiklerimizse de sorma sanatını hatırlattığı için onunla giriş yaptım. Zira bahsetmek istediğim, doğru soruları sorarak ikili diyalogları olumlu bir biçimde derinleştirebileceğimiz gerçeği. Sosyal ve özel hayattaki iletişimlerimizin verimli olabilmesi için atılması gereken ilk adım, şüphesiz iyi bir dinleyici olmak. Ancak soru sorma becerisine sahip olmanın hatrı sayılır bir fark yarattığı düşüncesindeyim.

Nasıl ki herhangi bir konuyu merak ederek daha fazla bilgiye erişebiliyor ve hakimiyet kazanabiliyorsak, ikili ilişkilerimizde de belirli bir anlayışa ulaşmak sorulardan geçiyor olabilir. Gelin, kendimizi çıkarım ya da varsayım yaparken bulduğumuzda şöyle bir duralım ve peşin hükümlerle devam etmek yerine bir soru cümlesi kuralım. Emin olun, bu bizim karşımızdaki kişiyi daha iyi anlamamızı sağlamakla kalmayacak, onun kendisini daha iyi anlamasına yardımcı olacak. Soruların, karşı tarafın alanına müdahele eden tatsız sorgulamalar olmadığı takdirde pekala sihirli değnek görevi gördüğünü hatırlamakta fayda var.

Sözlü iletişim becerisine sahip canlılar olarak, bence bu lüksün tadına varalım.

Ve kendimize soralım: “Bugün iyi bir soru sorduk mu?”

Begüm

Comments are closed.