Ağır bir yaz geçirmiyor muyuz hep beraber? Ağır çekimdeymiş gibi. Çok istiyormuş ama bir türlü olduramıyormuş gibi. Planların mükemmelen yapıldığı ve hayat tarafından itinayla bozulduğu, son dakika gelişmelerinin yılların alışkanlıklarına ket vurduğu, en büyük beklentilerin boş kaldığı, ama insanların beklemediğimiz yerden bol bol sorduğu bir yaz. Varoluş krizlerinin üstüne bir de ekonomik krizler. Kimle konuşsam ‘yaz gibi geçmiyor bu yaz’, ‘depresyondayım galiba’, ‘kariyerimi / hayatımdaki insanı / seçimlerimi sorguluyorum’.
Ama Eylül yakın. İstanbul’da yazı azaba çeviren nemli ve bunaltıcı havada birkaç gündür iyimser bir rüzgar var. Hayat ayağımıza çelme taksa da, kalkıp kaldığımız yerden devam etme isteği veriyor. Eğer içinizi kıpırdatan bir şeyler varsa, geride bıraktığımız yazdan daha olumlu bir kış geçirmek için, daha sade yaşamak belki sizin de işinize yarar:
* Şu dengesiz ekonomide, kazandığımız paranın en büyük kısmını borçlarımızı kapatmaya harcamak ve borcu bitirmenin hafifliğini hissetmek
* Borcumuz yoksa yeni borçlar yapmamak, elimizdekilerin değerini bilmek için kendimize gündelik deneyler tasarlamak: 10 parça giysiyle 10 gün geçirmek, mutfak alışverişi ve zorunlu ihtiyaçlar hariç hiç alışveriş yapmadan 1 hafta veya 1 ay geçirmek
* Hayatın basit ve bedava zevklerini yaşamak için kendimize daha çok fırsat vermek, paranın azlığını veya yokluğunu dert etmek yerine yaşamın sunduğu güzellikleri görebilmek
* Başkalarından bekleyip de bulamayınca sinir olduğumuz iyiliği önce veren taraf olmaya cesaret edebilmek
* Yaşamın sonlu bir macera olduğunu hatırlamak, yetişemediğimiz veya başaramadığımız şeyler için kendimizi affetmek. Ama yine de yaşam sonsuzmuş gibi hayal kurmak ve hayallerimizi gerçekleştirmek için bir adım atmak.
Ege
Görsel: Hüseyin Ertan Kayış