Gerçek Biz


Geçenlerde bana masa telefonumdan ulaşan biri “Begüm Başoğlu ile bir röportaj gerçekleştirmek istiyoruz.” dedi. “Tabii.” dedim ve detayları dinlemeye hazırdım ki,  “Kendisiyle görüşmemiz mümkün mü?” diye sordu. Bir ben vardı, benden içeri. Karşımdaki kişi “kendisi” olduğuma ikna olduğunda bana asistanlar üzerinden ulaşmış olmamanın hayalkırıklığını yaşıyordu adeta.

Aramızda geçen bu diyalog beni yine kendimize dair yanılsamalarla ilgili düşündürdü. Kartvizitimiz, sahip olduklarımız, alışkanlıklarımız ne kadar ‘biz’di sahi? Şayet bütün bunlarla belirliyorduysak kendimizin ve etrafımızdakilerinin değerini, bu değişkenler çok çeşitli dönüşümlere uğradığında ne olacaktı?

Belki de bu dünyaya gelmiş varlıklar olarak kendimizi yeterince değerli görmememizdeydi sorun. Hep bir şeylerle tamamlamaya meyilli olmamızdaydı. Nesnelerle, unvanlarla, başarılarla. Şüphesiz hayatımızı kolaylaştırmak, güzelleştirmek adına sonsuz seçimler yapabilirdik. Yüzlerce kişiyi yöneten bir insansak becerikli bir asistanımız; lüks arabaların verdiği konfor ve hızı seviyorsak pahalı bir arabamız da olabilirdi pekala. Ancak onlarla kendimizi tanımlıyor olmaktaydı bütün sorun.

Kabul etmeliyiz ki bu, bizden özgürlüğümüzü çalan bir illüzyon. İyi haberse, bunu bu şekilde tanımlayabildiğimizde onu yok edebilme gücüne sahip olmamız. Eckhart Tolle’nin de dediği gibi, o illüzyonun hayatını sürdürebilmesi, yalnızca onu gerçek zannetmemize bağlıdır.

Bugün biraz düşünelim mi, biz kimiz?

Begüm

Comments are closed.