Günümüzü nasıl daha güzel bir hale getirebilirize dair bir yazı yazmak için oturduğum masada yanımdaki yabancının nazik vedasını duyuyorum: “Have a good day.” Her ne kadar karşılığı ezbere söylenen “İyi günler” olsa da içini doldurarak söylersek bunun birbirimize verebileceğimiz en güzel temenni olduğunu düşünüyorum. Çünkü biliyoruz ya, artık öğrendik ya, bütün mesele bugün. Peki biz ne yapıyoruz bugünlerimizle, tam da bunu yazmak için oturmuştum bu masaya. Yaklaşık iki yıl önce yazdığım bir yazıda her gün mutlaka yaptığım 4 şeyden bahsetmiştim. Eksilmek, yeni bir şey öğrenmek, amaçlarım doğrultusunda hareket etmek ve keyfime bakmak. Şimdi biraz daha genişletelim istiyorum pencereyi.
*Güne iyi başlayın.
Bu aslında bütün günü etkileyen bir unsur. Saatlerin ve telefonun erteleme düğmeleri hakkında ne düşündüğümü biliyorsunuz! Güne iki ayağımız bir pabuca girmiş başlamak yerine sakin ve huzurlu olmayı hedefleyebiliriz. Burada mühim olan kendimize iyi gelen bir sabah ritüeli belirlemek. Her ne kadar araştırmalar yazı yazmak veya meditasyon yapmanın olumlu sonuçlar verdiğini gösterse de mühim olan size neyin iyi geldiğini keşfetmek. Hazır havalar güzelken bir sabah yürüyüşü ya da koşusu gayet iyi bir fikir olabilir.
*Önceliklerinizi belirleyin.
Kahvaltınızı tadını çıkararak ettikten sonra gün içinde yapmanız gereken –hayatınızda gerçek anlamda fark yaratacak– en önemli iki veya üç şeyi belirleyin. Gayet tabii ilgilenmeniz gereken diğer işleriniz de olacaktır, ancak onların bu önemli maddelerin önüne geçmesine izin vermeyin. Dikkat etmeniz gereken bir diğer nokta da, konsantrasyonunuzun dış etkenlerle bozulmaması. Şüphesiz burada en büyük oyunbozanlar e-posta, anlık iletişimler ve sosyal medya. Hepsini belirli zaman dilimlerinde kontrol etmeyi ve cevaplamayı alışkanlık haline getirirseniz günlerinizin adeta uzamaya başladığını hissedeceksiniz.
Akşamüzerine doğru ilgilenmeniz gereken küçük işlere yönelin. Fark yaratacaklarla sabah ilgilendiğiniz (yani kurbağanızı çoktan yediğiniz) için rahatlıkla diğer işlere konsantre olabilirsiniz. Burada çeşitli zaman yönetimi teknikleri faydalı olabilir.
*Belirli saatlerde zihninizi işten arındırın.
Kurumsal bir yapının içindeyseniz veya kendi ofisiniz varsa işten çıkış saatinizi kontrol altına almaya ve o saat itibarıyla işle ilgili bir şey düşünmemeye çalışın. Zihniniz ve bedeninizin sağlıklı bir biçimde size hizmet etmeye devam edebilmesi için her anlamda şarj olmanız gerektiğini aklınızdan çıkarmayın. Burada yapabileceğiniz en büyük hata, çalışkan öğrenci edasıyla akşamları ve haftasonları işle ilgili e-postalarınızı kontrol etmeniz olur. Ekstra durumlar ortaya çıktığında çözümcül yaklaşmaya çalışın ancak bu durumların neleri kapsadığı konusunda kendinizi kandırmamaya ve kandırılmamaya özen gösterin.
*Keyfinize bakın.
Her gün iple çekeceğiniz küçük bir şey olsun hayatınızda. Kahvenizi kitabınızı alıp bir köşeye çekilmek, çok sevdiğiniz bir arkadaşınızla şarap eşliğinde sohbet etmek veya tek başınıza sinema keyfi gibi.
*Hareket edin.
Bu konuda kendinize yapabileceğiniz en büyük iyilik ne tür egzersizleri sevdiğinizi keşfetmek olur. Böylelikle “bugün de spora gidemedim” sendromundan kurtulacağınız gibi o egzersiz türü gününüzün en büyük mutluluk kaynaklarından biri olacak. (bknz. sabah sessizliğinde sahilde koşma motivasyonuyla yataktan reklamlardaki gibi gülerek çıkmak)
*Sevdiğiniz insanlara zaman ayırın.
Her ne kadar klişe bir cümle haline dönüşmüş olsa da, hızla geçen hayatlarımızda göz ardı edilmesi çok olası bir konu. Siz, meşgul hayatları yüzünden sevdiklerine zaman ayıramayanlardan olmayın. Özenle zaman yaratın. Unutmayın, hayatta hiçbir şey o anıların yerini tutmayacak.
*Uykunuzu alın.
Uyku konusundaki hassasiyetimi biliyorsunuz. Az uykuyla pekala idare edebildiğiniz konusunda beni bile kandırabilirsiniz ama vücudunuzu asla! İhtiyacınız olan uykuyu aldığınızda hayatınıza sihirli değnek değmiş gibi hissedeceksiniz.
Güzel bir gün dilerim.
Begüm