Hani biz hep böyle yaşamıyoruz ya; işler, seyahatler, sağlık sorunları, zihnimi, kalbimi karıştırıyor şu günlerde. Kendimi sabah sayfaları, meditasyon gibi mevcut rutinlerimle yatıştırmaya çalışsam da gün içinde zorlandığım aşikar. Planlar, belirsizlikler, endişeler, ve hala sınavı geçemediğim olumsuz senaryolar.
Bir metafor geliyor sonra aklıma. Uzun bir yola çıktığınızda, haritada gördüğünüz o varış noktasını gerçekte göremezken yine de erişebileceğinizi bilirsiniz ya. Önünüzde açılan yolu gitmektir bütün mesele. İşte ben de yalnızca farın aydınlattığı o kısma bakmaya karar veriyorum. Öyle iyi geliyor ki.
Yol karanlık da olsa, şiddetli yağmur da yağsa, yapmam gerekenin önümde aydınlanan o yola odaklanmak olduğunu biliyorum. Ne olması gerekenden geriye, ne de ileriye.
Sonra çok sevdiğim Eckhart Tolle’nin şu cümlelerini getiriyorum aklıma, “Yaşamla bir olun. İnsanın yaşamla bir olması, şimdiyle bir olmasıdır. O zaman aslında hayatı yaşamadığınızı, hayatın sizin sayenizde yaşandığını görürsünüz.”
Bir hafta ne ki, bir ömür tam da böyle geçmiyor mu diyorum sonra kendime. Bizim kurduğumuz, kaderin güldüğü. Yağmurlu bir bahar sabahında içime güzel hikayeler doluyor. Kendimi ve tüm sevdiklerimi, bütün dünyayı kapsayan. Yol bile aydınlanıyor.
Uzaklara çok dalmadan, hepimize iyi yolculuklar.
Begüm